23 Mart 2015 Pazartesi

Kalabalık Dostlar

(+20 Küfür Icerebilir )


       Bir gün bi arkadaşıma buluşmak istediğimi epeydir gorusemedigimizi söyledim , arkadaşım çok isi olduğunu söyleyip başka birgün görüşmeyi teklif etti aaa tamam diyip ustelemedim baskıcı görünmemek için , bir başka gün aynı arkadaşıma gel şunu yapalım dedigimde çok meşgul oldugunu ve tahmin edemiycegim kadar yogun olduğunu soyledi , ufak bir tebessümle karşılık verip başka gün görüşebilicegimizi söyledim... Bu olay ilerleyen günlerde de bir daha bir daha ve bir daha tekrar etti.. Aradan epey bi zaman geçtikten sonra yolda karşılaştik meşgul arkadasimla , işin trajik kısmına gelelim çok uzatmadan , bana ilk söylediği söz yada sitem yada veryansın ne diye adlandirirsaniz bunu ; " sen nerdesin ya ne arayıp ne soruyorsun gorusemiyoruz da vefasız çıktın " oldu.. üstüne çok bi cevap veremiyosun haliyle çünkü sanki onca daveti ve onca çabayı kendi yapmiscasina üste çıkmıştır bile söze ilk giren olarak ... Neyse şimdi sorarım sana amina koydugumun beyinsiz insan portresi ; atommu parcaliyosun , bilim adamı-bilim kadinimisin , kocaman kurumsal bir firma mi yonetiyosun , binlerce eleman mi calistiyosun bu ne mesguliyeti lan cikip ta delikanlı olsana beynini cibiliyetini siktigimin kadını / adamı..

       Arkadaşlar bu bahsettiğim olay eminimki hepiniz için örnek teşkil ediyordur... Herbirinizin yaşadığı yada yasiycagi geleneksel serefsizlik türünde bir anıdır...



             Aylardır bu platforma küfür yazmazken böyle it köpekler yüzünden azımi bozuyorum kusura bakmayın ama farkına varmamız gereken birsey de varki oda su dolu sosyal medya hesaplarimizin yüzde 80 ninin bu tarz insanlarla dolu olduğudur ... Bana kızan arkadaşlar olabilir af ola diyip beni bunu okuduktan sonra silmeyi düşünen arkadaslarada listemde oldukları süre zarfı için teşekkür ederim kalmayı tercih eden insanlarin da beni yanlış anlamamisini temenni ederim ..

9 Mart 2015 Pazartesi

İstanbul'un Kanatları (Karaköy-Beyoğlu-Dolmabahçe)



Karaköy; 

         Adı kirlenmiştir güzelim semtimin, kimine göre varoş semti, kimine göre vizyonsuz tiplerin cinsel açlıklarını giderdiği dınlenme tesısı , kimine göreyse adı gibi karanlık bir semt .. Güzelim karaköyüm... Sırtını dayamış Galata kulesine, manzarası ise masmavi bucaksız deniz , komşusuysa koca yarım ada, varsın onu kötü bilsinler 



Beyoğlu (İstiklal Caddesi) ;

          Gözümde Pek değeri olmasada ilk buluşma adresidir taksim beyoğlu , sagcısıyla solcusuyla , sosyolıstıyle fasıstıyle her türden insanı barından seksin başlangıç noktası.. günümüzde 5 kişiden birinin sivil polis olduğunu ögrendiğim mekan, üstelik yeni tasarıdan sonra gitmeye tısrtığım ipek yolu tarzı zaman mekan çıkmazı, he birde aklıma gelmişken tepkinin etkiye etkinin eyleme eylemin müdahaleye ugradığı yegane nokta ; Heykel  




Beşiktaş(Dolmabahçe) ; 

     Paşamın nefes aldığı yaşadığı yer diyemidir bilinmez ama bendeki yeri başkadır dolmabahçe'nin , çınar agaçları arasında yürümenin keyfi sarıyor benliğimi , kulagımda atamın bizlere fısıldadığı barış ve kardeşlik nameleri..














4 Mart 2015 Çarşamba

Aşk Kilometre Tanımaz...

    Günün birinde birisi, karşınıza geçip 'Mesafeler aşkı öldürür' derse buna şiddetle karşı çıkın. Çünkü aşk, dil, din, ırk ve kilometre tanımaz...
Ayrı şehirlerde, hatta başka ülkelerde de olsanız bile, 'seviyorsanız' bunun bir engel olmadığını anlarsınız. Bazen aynı anda telefonlara sarılırsınız, bazen de eş zamanlı mesajlar çekersiniz sevdiğinize. Bu özel anlara şaşırırsınız ama inanırsınız. Bunun tek açıklaması seviyorsunuzdur, seviyordur...

     Her zamankinden daha fazla hasret anlamı yüklenmiş şarkıları dinlemeye başlarsınız, özlem dolu şiirler okumaya iter sevginiz sizi. Hiç umulmadık anlarda gözleriniz dolabilir, ağlamak istersiniz...
Yaşamdaki her güzelliği uzaktaki sevgilinize adamaya başlarsınız. Artık yağan yağmur daha farklı hislere götürür sizi. Gördüğünüz gökkuşağının doğu ile batıyı renkleriyle birbirine bağlaması da uzaklardaki sevdanızı hatırlatır usul usul...
Bazı zamanlar içinize bir ateş düşer. Sevdiğinizle özlem denizinde yüzerken, ona dokunmak, yüzüne doya doya bakmak istersiniz. İlk uçakla ya da ilk otobüsle karşısına çıkarsınız. Elinizdeki çiçekleri ona verdiğiniz an, onun gözündeki mutluluğu görüp aşkın en kutsal ödülünü alırsınız. Her görüşme yürekleri daha da büyütür ve kocaman harflerle 'aşk'ı gönül defterinize yazarsınız. Ancak akrep ile yelkovanın yarışı devam eder ve saatlerin her zamankinden daha çabuk tükendiğine şahit olursunuz sevdiğinizin yanında.

     Dönüş yolculuğunda bir sonraki buluşmanın hayalleri sizi sararken, yolların ve dağların sevginize şahit olmasından memnuniyet duyarsınız. İşte uzaklarda aşkı böyle benzer tekrarlarla yaşarsınız, ayrı şehirlerin inadına...
   
Ve biri günün birinde karşınıza geçip size 'Mesafeler aşkı öldürür' derse buna şiddetle karşı çıkarsınız! Çünkü aşkın dil, din, ırk ve kilometre tanımadığını herkese en iyi siz anlatırsınız.

3 Mart 2015 Salı

Her İnsanın Bir Yarası Vardır .. Ben Seçmedim Oğlun Olmayı Üzgünüm.

    Her İnsanın Bir Yarası Vardır .. Ben Secmedim Oğlun Olmayı Üzgünüm..




             Her insanın bir yarası vardır; Kimi aşk , Kimi ölüm yuzunden eksik kalmıştır.. Bense ne aşka ne ölüme boyun egdim , yenildigim sadece babamdi...

                Anlaticagim konu çok eskilere dayanıyor hayatımin tek trajik kısmı aslında ...

     11 yasindaydim babamla sorunlar yaşamaya başladığımda , çocuğum diyip babama hak verdiğim bir dönemdi, babalar sevgi göstermez ama severler diye düşündüğüm zamanlardi , cocuksunya daha kirlenmemis düşüncelerin, duyguların... Ergenlik dönemine kadar çok şiddetli sorunlar yaşadık; evi terkedislerim şiddet dolu kavgalarimiz , annemin köprü görevi görmesi ... Molası bol bir savaş gibiydi hayatimiz ..

      Yaşım 17 olduğunda artık hayat daha çekilmez olmuştu benim için, babamın varlığı ama yanımda olmayışı koca bir yük gibi bindi hergeçen gün omuzlarima... Artık kopmaya başlamıştı birşeyler bu apaçık ortadaydi , ergenlik diyip fazla buyuttugumu düşündüğüm bir dönem oldu bu dönem de benim için , duygularım artık eskisi kadar temiz değil ama pislenmemistide , hala umudum vardı çünkü ...

    Ve artik adam olucaktim ,askerlik gelip çatmisti... Emindim... babam gelecek ve bana sahip cikicakti askerdeyken , kolum bacağım olucakti... Ne mi oldu ?
Ne yazıkki yine olmadi ... Herkesin babası yanindayken benim babam gene hayatına sitem edip içmeye devam etti... Olmadi, kalelerim yıkılmıştı ... Onca insan ailesiyle konuşurken ben sadece kitaplarima dost oldum, acimi kelimerde unutmayi denedim , sağır olmak istedim...


      Askerligimide bitirmistim artık, şimdi bi hayat kurmam gerekiyor diyip geldim anaocagina ,herkesin babaocagi bana anaocagiydi artik... Babamdan umudumu kesmiş tek savaşmam gerektiğini anlamistim .. Birçok kapı caldim , başvuruda bulundum , yalvardim , işim yoktu...param yoktu... tek basimaydim artık bunu biliyordum... Sıcak sudan buzlu suya geçmiştim , artik daha zordu nefes almak... Caldigim kapılar tek tek yüzüme kapandı... Kapılarin neden yüzüme kapandığını ise 4-5 ay sonra öğrenecektim... Şimdi 27 yaşında genç bir delikanliyim... Kulağımda cinlayan ise yıllar sonra tek bir söz; "18 yaşından sonra benimle bağın bitti , benden birşey bekleme" ... Halbuki Beklediğim hiçbir zaman maddiyat olmamisti ki , maneviyat neden çok görüldu, savaşım ne icindi yillarca... Evet bu sözlerin sahibi öz babamdi , beni dünyaya getiren insandı... 18 ime kadar beni hayata kusturen adamdı ...


      Şimdi benim babam ölseydi cok mu üzülürdüm diye düşünüyorum ... Ayiplaniyorum , saygısız oluyorum, kimine göre çocuk oluyorum... Babadir diyenler dolusuyor çevreme.. diyemiyorumki ; gizlice agladigim gecelerin hesabını odeyebilirmisin diye... Belkide iyi egitilmemisimdir kim bilir..