13 Nisan 2015 Pazartesi

En ıyı dostum ''PALYACO''


kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde..

kaç kilo çekerdi yalnızlık..
kaç kere ezildim altında..
yaz yağmurlarının..

belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları.
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurdu,
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize...

kim sevmezdi çiçekleri filan!
"ben sevmezdim" dedim, "yalan" dedi

bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi.. ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım..


herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım...
sırf bu yüzden mi ağladım?
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz.

biraz birazdım her şeyden,
dün biraz sinirlenmiştim mesela,
yarın bir kadını seveceğim biraz...
biraz biraz kör oldum bügünlerde.

ama rakı kadehlerini boşaltmayın,
eksilmesin hiçbir şey..
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz...


umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey...
bir devrim sesszce olmalı mesela.
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun!

bir palyaço neden yalan söylesin ki?
ben palyaço olsaydım söylemezdim,
marangoz olsaydım da söylemezdim,
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!

hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını...
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz,
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu

gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kadar gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte...

rakı doldurun! eksilmesin


bitmedi, yazacağım daha!
yazmazsam ağlayacağım çünkü..
alçakça olacak biraz..

hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik..
her sokakta biraz daha eksilirdik..
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen..
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu..
"duyamadım", derdim, "tekrar et!"
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey..
sokaklar daha bir puslu,
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu...
ve ben daha bir alçak olurdum..
ağlardım biraz...

hem sen kimsin, çekiştirme diyorum.
hatta kuyruğuma basma diyorum..
acıyor,vururum,-
diyorum..

kahrol, kahrol!
diyorum


geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda..
korktum birden, kusacak gibi oldum..
"olur öyle" dedi palyaço,
"herkes alçaktır biraz"
"otur ulan!" dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz..

"rakı doldur!" dedim, "eksilmesin!"
ben bazen eksilirim biraz..
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz,
bunu sonradan öğrendim...

ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş,
bunu da sonradan öğrendim..

örneğin;

geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim

ya işte öyle palyaço!
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz...

kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
"ben sevmezdim" dedim, "yalan"
dedi..
bunu palyaço söyledi..
palyaço söyledi, ben yazdım..
yazmasam, alçak olacaktım..
hem ben roman da yazdım biraz..

bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım..
alçakça eksilirim belki biraz,
her yağmur yağışında yerin dibine girerim,
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki..
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi...

biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler, eller, o terli vücutla..
her şey plastikmiş biraz

haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz...

5 Nisan 2015 Pazar

Bir Resmin Tasviri !

Sana bakıyorum.. Uzun zamandır hic  bakmamıs ,daha once hic goz goze gelmemis, hatta hic karsılasmamıs gibi. Cok saskınım, cunku seni ilk defa gordugumu hissediyorum ... Eskiden her yerini ezbere bildigimi iddia ettigim kadın bu degil di...
O eller degildi ellerimi tutan , ya da o gozler degildi gozlerime bakan ...

Sana bakıyorum ve ilk defa görüyorum ....
Yitip giden zamanları, bitip giden askları... Ucu yanık kırıklıkları,ellere batan cam parcalarını ... Avucunda tuttugun telefonda benim numaram kayıtlı degil artık ya da ustundeki t shirt e kokum sinmemistir... Sarkıları artık o kucuk cantandaki bir disk man'den dinlemiyorsundur ve ben bu yuzden sana " şu cd nin şu parcası " diyemiyorum ...

Artık anı biriktirmiyorsundur parklarda , bahcelerde...
Ne zamandır bir banka oturup elinde bir paket cekirdekle , dinledigin muzige tuttugun ritmle, sevdigin adamın eli ellerindeyken cocukları, kuguları hatta yaslı teyzeleri ve amcaları izlemiyorsundur...
Resimde gordum, yapmıyorsundur...
Gozlerin gozlere degdiginde iki damla yas birikmiyordur gozlerinde... Tuttugun hicbir el kavramıyordur ellerini buyuk bir askla ve kimseye diyemiyorsundur artık " en cok bana bakısını seviyorum " diye cunku kimse bakmıyordur sana benim baktıgım gibi ...
Sehre yagmur yagdıgında kırık bir semsiyenin altında taksi beklemiyorsundur ve hic kimse semsiyesini sana bırakıp o yagmurda gitmiyordur ... Sen hasta oldugunda annen uzuluyordur senin icin belki bir kac arkadasın,kardeşin ... Ama hic kimse usulca yatagına gelip ışıkları kapatıp,ustunu ortup, dudagına kucuk bir opucuk bırakmıyordur... Kimsenin hayali degildir artık dudagının kenarına ilistirelecek minik bir opucuk ve izin vermiyorsundur hic kimsenin yuzunun boynuna degmesine uyurken... Sımsıkı sarılıp uyudugun geceler olmamıstır bir aska ... Olsa bile ilki gibi olmus mudur acaba ?
Kac defa daha bulusma heyecanı yasamıssındır? misal... Köyler aşıp,şehirler gecmis misindir ?
Kim geceleri uykudan once usulca hayallerden bahsetmistir seninle ve senin eşin gibi uyumustur gecelerce... Kim mutlu etmistir seni ve sormustur her gece... " mutlu musun askım simdi ? " .. ve sen aldıgın kac kesik nefeste evet demissindir...

Sana bakıyorum....
Uzun zamandır hic sana bakmamıs , daha once hic goz goze gelmemis, hatta hic karsılasmamıs gibi sana bakıyorum...
Sarkılar topluyorum,sarkılar bölüyorum bakarken...
Askına bir sarkı..
Sevgine bir sarkı...
Gozlerine bir sarkı...
Hayallere bir sarkı...
Terkedislere bir sarkı...
Ve fotografına bir sarkı....

Manasızlasıyor hersey cok dusundukce.. hani bir kelimeyi defalarca tekrar edersin ve her edisinde biraz daha anlam kaymasına ugrar ya … oyle iste ! Ve sana baktıkca doluyor icime eksiklikler , " nasıl goremedim ?" soruları ... Kızgınlık veya kırgınlık biriktirmiyorum... sadece anlamları manalarıma eşleyemiyorum.. Eskiden gozlerinde gordugum buyuk askı artık goremiyorum.. Deniyorum ama olmuyor ...
ve o yuzden;

Simdi yırtıyorum o fotografı ...
cunku benim sevdigim kadın bu degildi .... !! ...